19 Haziran 2015 Cuma

İçmek Zorunda Kaldıklarımız

http://www.tayproject.org/tahrip.html
Türkiye'de bira içmek üretmek kadar zor. İçen bölgesine, zamanına, örf ve adetlerine dikkat ederek içerken üreten devletin koyduğu yüksek vergiyle tüketiciye nasıl ulaşırımın hesaplarını yapıyor. Ben işin tüketen kısmındayım. Üretim yapılan yerleri görmeyi çok isterim elbette; belki bir merak bulaşır.

Avrupa ve Amerika'daki özgür yaşam tarzının memleketin her yerinde eksik olmasından kaynaklı olsa gerek, şimdiye dek "bira olsun çamurdan olsun" anlayışı ile maalesef çok içip hemen hemen hiç tad almadık. Yasakların büyüsüne kapılarak içilen biralar bir nevi ebeveynleri mağlup saydığımız birer futbol sahasıydı sanki. Yetmedi baskıcı muhafazakar aile ve toplum yapımız ile yaratılan korku sistemine karşı duruş ifadesiydi belki de içtiğimiz biralar... Bira alkol camiası içinde barındırdığı en az alkolle de aslında bir çeşit masum kardeş rolü oynurdu. Ne yani, rakı mı içseydik? Bir kere pahalı, iki içmesi zor, üç ve en önemlisi adap açısından gencecik bizlere beş gömlek fazla gelirdi rakı. Ama bira öyle mi? O zaman 18 yaş sınırı da yok, akşam 10 - sabah 6 yasağının zaten esame listesinde adı yok. Zaten baba, amca, dayılarımızın bakkala çakkala bira aldırmaya gönderildiği düşünülürse olguya vakıf; ancak olaya açtık. Onlara git bira al allahın sıcak gününde, paşalar gibi otursunlar masa başına açsınlar biralarını içsinler lıkır lıkır; oh mis gibi. Var mı lan böyle dünya? İçtikleri de Efes Pilsen... Ama içerken sanırsın ki ölümsüzlük suyunu bulmuşlar. Onlar da sonuçta Türkiye'de yaşıyor, anlamak lazım. Bira çeşidinin olmadığı bir memlekette bira içmek çok keyif veriyordu herkese anlaşılan. İşte bu psikolojik eziklikler yumağında kedi misali bir orada bir burada sıcakmış, soğukmuş demeden yanında fıstık varmış, cips varmış ve en önemlisi pahalı demeden içtik. Bugün Türkiye'de herkes pahalı ve kötü bira içmek zorunda değil. Son yıllarda ithal edilen kaliteli arpa ve buğdaylardan yapılan biralar olmasına karşın, hala erişimi zor, dağıtım ağı sıkıntılı, fiyatı yüksek. İş pahalı da olsa yine eksi alışkanlıklara kalıyor. Acıktığında yemek yiyen, canı içmek istediğinde içen; ama en çok da yemekle içmeyi seven ve gurme olmayan ben geçmişten günümüze renk, köpük, koku ve tad açısından değerlendirildiğinde damağıma layık bir liste oluşturdum. 

1. Efsane Bira; TEKEL... Ne söylense az olan bira. Günümüzde üretilmeyen biradır.

2. Efes'in Nasıl Oldu da Üretti Dediğimiz Birası; Berrak rengi olmayan, malt yoğunluğu ile köpüğün enfes görüntüsü, kalıcı tad ve kokusuyla Filtresiz Bomonti. Şişenin de hakkını vermek gerekiyor.

3. Tuborg Gold; berrak tadı, hoş içimi ve malt tadı ile Tuborg'ların ilki.

4. Tuborg Fıçı; Uzun içimli tadı ve kokusu fark yaratırken, berrak görüntüsü, köpüğü ve fıçı görünümlü şişesi ile genç biradır.

5. Tuborg Yüksek Alkollü Special; acı arpa tadı, berrak - koyu renk geçişi ve "kırmızı" olarak bilinir. Şişesi yoktur, kutusundan içilir.

İçmek zorunda kaldığım biraları sıraladım yukarıda. Avrupa veya Amerika'da bulunmuş bir insan olsam bu listeyi çöpe atardım. Maalesef "bira olsun çamurdan olsun" anlayışı devam ediyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 Hangi Avrupa Ülkesinde Yolunu Kaybetmek İsterdin? A. Andorra B.  Liechtenstein C. San Marino D. Monaco E. Luxembourg F. Malta