11 Haziran 2015 Perşembe

Bir Zamanlar Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri Projesi (TAY)



İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü öğrencisiyken yaz aylarında Anadolu'da Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri Projesi (TAY) ile Türkiye'nin kültürel envanteri için canı gönülden çalıştık. Müthiş yıllardı. Çok değerli hocalarla çalışma şansı elde ettik. Aramızda Oğuz Tanındı, Mihriban Özbaşaran ve Gül Pulhan bulunmaktaydı. Gülay Abla ve Ahmet Ağbey ise onca işin arasından kalkıp arazide koştururlardı. Güneş, Nurcan Kayacan, Oğuz Erdur ve Burçin Erdoğu ile İç Anadolu'da hem tanışma hem de birlikte çalışma şansına eriştim. Bekir, Şenay, Bike, Semiha, Çetin, Kerim, Hüseyin Kaptan, Şahan, Deniz, Saner, Özgen, Ebru, Gizem, Lerzan, İlkay, Sezai, Abdullah, Kahraman Abimiz ve çok değerli dostum Nazmi ile Akdeniz, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinde birlikteydik... Herkesi çok iyi anımsıyorum. Elinden gelenin en iyisini sarf eden ekip arkadaşlarımızla, dostlarımızla aynı yerde yatıp aynı yerde uyandık. Köyleri dolaştık hem de tüm gün... İnsanlarla sohbet ettik, yemeklerini yedik, sularını içtik... Müzeler gördük, ören yerlerini gezdik, nice kazı evi ziyareti gerçekleştirip ne kazı başkanları gördük! Çok severek yaptık işimizi, çok mutluyduk, çok da yorulurduk. Ama bilirdik ki güneş batacak ve ertesi günün ilk ışıklarına değin Anadolu'nun kim bilir hangi yerinde kurduğumuz kamp alanına gelinecek ve az da olsa nefes alınabilecekti. Fotoğrafı en iyi haliyle çekmeyi, kamerayı doğru kullanmayı, imla işaretlerinden sonra boşluk bırakarak yazı yazmayı, "back up" almayı, fotoğraf altlarını Macintosh'ta kaydetmeyi, GPS ile koordinat almayı, pusula kullanmayı, binbir zorluğa rağmen internete bağlanabilmeyi, Navigatör, Günce ve Rapor görevlerini en iyi şekilde yapabilmeyi, kuşluk vakti için öte beriler arasında olmazsa olmaz olan zeytin ezmesi ve krem peyniri eksik etmemeyi, en ufak boşlukta bile şekerleme yapabilmeyi, az para harcamayı, tatil günlerinde oto sanayine gitmeyi, tabaktaki en son kırıntıyı dahi yalayıp süpürmeyi, selam verip selam almayı, bol günaydın ve iyi geceler demeyi, dostum demeyi, ağlamayı, sevinmeyi, yorulmayı, sevdiğimiz müzikleri dinlemeyi, güzel yemek ve içkileri tatmayı, Tellibağ ile kurulan akşam sohbetlerini, sohbetin mimarı Kahraman Abimizi, höyük toprağını eline alıp ufalamayı, uzaktan höyükleri seçebilmeyi, köpekleri kendinden uzak tutmak için köpek savar denilen cihazın icat edildiğini, sıcak ve soğuk havanın tadını, misafirperverliği, saflığı ve daha sayısız pek çok şeyi yaşadım ve öğrendim Anadolu'da... Arkeoloji, Anadolu coğrafyasını, insanını, kültürünü tanımak için ideal bir meslekti. Yıllar ilerledi ve ben Anadolu dışındaki coğrafyaları görebilmeyi içinde olmaktan büyük mutluluk duyduğum Arkeoloji bilimine borçluydum.

* Fotoğraflar www.tayproject.org adresinden alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 Hangi Avrupa Ülkesinde Yolunu Kaybetmek İsterdin? A. Andorra B.  Liechtenstein C. San Marino D. Monaco E. Luxembourg F. Malta